“Adli yıl açılışları yapılır, konuşmalar olur. Bunun çok önemi yok. Asıl konular gözden kaçırılıyor. Örneğin 694 sayılı kararnameyle, ceza yasanının maddelerinin değiştirilmesi. Kim değiştiriyor? Bir kişi değiştiriyor. Neye göre değiştiriyor? Meşrû olmayan bir oylamaya göre değiştiriyor. Batı’da olsa kıyamet kopar. Bizde kimse ilgilenmiyor. Benim özgürlüğüm üzerinde bir kişi tasarrufta bulunuyor ve bunu meşru olmayan oylamayla, referandumla yapıyor. Dehşet içindeyim. Oylamanın sağlıklı olmaması, hukuk dışı olması nedeniyle Cumhurbaşkanı’nın bu oylama sonuçlarına göre orada oturmaması gerekir. O oylama sonucuna göre rejimi değiştiremezsiniz. ‘Rejim değişti’, ne derseniz deyin, hukuken değişmedi. Çünkü oylama sakat…

Kamuoyunda güven yoksa adliye sarsılır

“Yargıya güven kalmadı” diyen Selçuk, “Eskiden yüzde 81 güven varken, şimdi yüzde 30’un altına indiği açıklanıyor. Bunu yalnız siyasetçinin yarattığı söylenemez. Bu oylamada ‘Evet’ diyenlerin de payı var. Adliyenin bağımsız olduğuna iktidarın dışında kimse inanmıyor. İyi niyetliler var ama bu adliyeye güven anlamına gelmez. Kamuoyunda da adliyeye güvenin olması şart. Adliye doğru karar verse bile kamuoyunda güven yoksa adliye sarsılır. Bunun üzerine iktidar eğilmeli, iktidar eğilmiyorsa muhalefet bu konuyu sürekli gündemde tutmalı. Sorun bir kişinin ‘Yargı bağımsız’ demesi değildir. Önemli olan kamuoyunun inanması lazım. Kamuoyu, yargının iktidarın emrinde olduğuna, verilen kararların yanlı olduğuna inanıyor. Niçin böyle bir izlenim doğduğunu araştırmak ve bunu ortadan kaldırmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.